11.03.2024

RAMAZAN ve AHİRET BİLİNCİ

RAMAZAN ve AHİRET BİLİNCİ
 Evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu ise cehennemden kurtuluş olan bir Ramazan ayına daha kavuşmanın huzurunu yaşamaktayız. Diyanet İşleri Başkanlığımız, her yıl Ramazan ayında toplumsal duyarlılığı ve farkındalığı artırmak amacıyla önemli bir temayı kamuoyunun gündemine taşımakta ve belirlenen tema, etraflı bir şekilde ele alınmaktadır. Bu bağlamda 2024 yılı Ramazan teması “Ramazan ve Ahiret Bilinci” olarak belirlenmiştir.
 Dünya hayatı, esasında ahiret için bir yolculuk serüveni, ahiret ise dünyanın intizamı için vazgeçilmez bir zorunluluktur. İnsan, ahiretini dünyadaki imanı, kulluğu ve ahlakla tezyin edilen değerli davranışlarıyla, dünyasını da ahirete olan muhkem inanışıyla anlamlandırıp imar eder. Bu bağlamda Ahiret bilinci insana, dünya ve ahiret hayatını bir bütün olarak değerlendirip dengeyi sağlama, ahiretin tarlası olan dünya hayatını istikamet üzere idame ettirme, hesap ve muhasebe bilincini diri tutarak ahlaki olgunluğa erme gibi güzellikler kazandırır. Ahiret bilincine sahip olan insan, mutlak adaletin tecelli edeceği ve yapılan hiçbir iyilik ve kötülüğün karşılıksız kalmayacağı inancıyla davranışlarına yön verir. Sorumluluk duygusunu güçlendirerek, ebedi mutluluğu elde edebilecek fiillere yönelir.
 İslam inancına göre iman esaslarından biri olan ahiret inancı, birçok ayet-i kerimede Allah’a imanla birlikte zikredilir. “Onlar, Allah'a ve ahiret gününe inanırlar. İyiliği emrederler. Kötülükten men ederler, hayır işlerinde birbirleriyle yarışırlar. İşte onlar salihlerdendir.” (Âl-i İmrân, 3/114) ayetini buna örnek olarak verebiliriz. Hz. Peygamber (s.a.s)’in “Allah’a ve ahiret gününe iman eden kişi ya hayır söylesin ya da sussun. Allah’a ve ahiret gününe iman eden kişi komşusunu rahatsız etmesin. Allah’a ve ahiret gününe iman eden kişi misafirine ikram etsin.” (Buhârî, Rikâk, 23) hadis-i şeriflerinde de buyrulduğu üzere ahiret bilincinin, insanın bireysel ve toplumsal davranışlarına yön veren; Allah, diğer insanlar ve tüm varlık âlemiyle olan hukukuna etki eden önemli bir esas olduğunu göstermektedir.
 Ahiret bilinci, insana bütün davranışlarını ulvi bir gaye için yaptığını aşılayan, onun hayatını anlamlandıran, “Siz ne hayır yaparsanız Allah onu bilir. Ahiret için azık hazırlayın. Kuşkusuz, azığın en hayırlısı takvadır.” (Bakara, 2/197) ilahi mesajıyla bu dünyanın sonrasında bizleri bekleyen bir hayatın olduğunu sağlayan bir şuurdur. Ahiret bilinciyle yaşayan bir Müslüman, “Akıllı kişi nefsini hesaba çeken ve ölümden sonrası için çalışandır” (Tirmizî, Sıfatü‘l-kıyâme, 25) nebevi hatırlatmasıyla kötülüklerden uzak durur. Dünya hayatını paylaşma, yardımlaşma gibi salih ameller ile doğruluk, merhamet gibi ahlaki ilkeler üzerine inşa eder.
 Ahiret bilinci, insana aşırılıklardan uzak durmayı, ölçülü ve tutarlı hareket etmeyi öğretir. Kin, haset, düşmanlık, nefret gibi kötü duyguların esiri olmaktan kurtulmaya; affetme, bağışlama, hoş görme gibi güzel davranışlara yönelmeye vesile olur. Böylece insan kendisi, ailesi ve çevresi ile güzel ahlak ilkeleri doğrultusunda yaşayarak toplumsal huzura katkı sunar. Ahiret bilincini şiar edinen bir insan, erdemli ve ahlaklı olmaya, hak ve hukuka riayet etmeye, başkalarına saygı göstermeye, kısaca yaratılanı Yaratan’dan ötürü sevmeye gayret eder. Ahiret bilincine sahip bir toplum, “Siz, insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten men eder ve Allah’a iman edersiniz.” (Âl-i İmrân, 3/110) ayetinde ifade edildiği üzere insanlığa örnek olma özelliğine sahip bir toplumdur.
 Kuşkusuz insan, dünyadayken yaptıklarıyla ahiret hayatını kazanacak veya kaybedecektir. Bu açıdan dünya ve ahireti ayırmak mümkün değildir. Kişi ancak ahiret bilinciyle dünya hayatına yön verecek ve orayı yaşanılır bir yer haline getirebilecektir. Dolayısıyla dünya ahiret dengesini unutmadan bir hayat yaşamak önem arz etmektedir. Bu bağlamda Kur’an’ın bizlere dünya hayatıyla ilgili sunduğu “Bir oyun ve eğlence”, “Bir süs ve övünüş”, “Mal, evlât ve nüfuz yarışı”, “Geçici bir faydalanış ve aldanış vesilesi” şeklindeki tasvirleri anlamlıdır. Ayrıca, “Allah’ın sana verdiği şeylerde ahiret yurdunu ara. Dünyadan da nasibini unutma.” (Kasas, 28/77) ayeti ve Peygamberimizin de “Allah’ım, bize dünyada iyilik ver, ahirette de iyilik ver ve bizi cehennem azabından koru!” (Müslim, Zikir, 26) duası insana dünya ve ahiret dengesini dikkate alarak yaşaması gerektiğini hatırlatmaktadır.
 Rabbim kıldığımız namazlarımızı, tuttuğumuz oruçlarımızı, verdiğimiz zekat, sadaka ve fitrelerimizi, okuduğumuz mukabelelerimizi, yaptığımız dua ve ibadetlerimizi kabul eylesin.

Hayırlı Ramazanlar...