04.04.2022

RAMAZAN MEKTEBİ

RAMAZAN MEKTEBİ

Kameri ayların 9.‘su olan Ramazan, sahip olduğu değerler ve barındırdığı güzellikler açısından ayrıca bir önem arz etmektedir. On bir ayın sultanı olan bu ay, aynı zamanda dinimizce de yüce ve kutsal kabul edilmiştir. Onun bu kutsiyet ve fazileti Kur’an’da ve hadis-i şeriflerde belirtilmiştir.

Her şeyden önce Ramazan, Kur’an-ı Kerim’de zikredilme şerefine sahip bir aydır. ‘’Kur’an’ın indirildiği ay’’ (Bakara 2/185) olması; onu mübarek, şerefli ve mükerrem bir konuma ulaştırmıştır.

Ramazan, Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’in “Allahım! Recep ve Şâ’banı bize mübarek kıl ve bizi Ramazana ulaştır!” (Taberânî, el-Muʿcemü’l-evsaṭ, IV, 189) şeklindeki duasıyla arzulanan ve hedef gösterilen bir aydır. Yani; Recep ve Şa’ban aylarıyla kendisine hazırlanılan, barındırdığı bütün güzelliklere erişebilmek için vaktin bereketli kılındığı bir duadır Ramazan.

İslam’ın insanlığa büyük bir armağanı ve nimetidir Ramazan. Çünkü insanlığın özünü, anlamını ve amacını keşfetme mevsimidir. Yeryüzünün kendisine muhtaç olduğu, silkelenme ve yenilenmenin yaşandığı müstesna zaman dilimleridir.

Ramazan, tam manasıyla bir rahmet ayıdır. Oruç, teravih, mukabele vs. gibi ibadetlerle bedenimize ve ruhumuza; fitre, zekât, infak vs. gibi ibadetlerle de çevremize (yetime, fakire, komşuya) merhameti, sahip çıkmayı öğrendiğimiz fıtrat ayıdır.

Ramazan, pek tabii ki şifa ayıdır. O, tam manasıyla bir şifahanedir. Elimize, dilimize, aklımıza, midemize, malımıza, vaktimize şifadır o. Elimiz vermekle, dilimiz hakkı söylemekle, aklımız istikametle, midemiz helalle, malımız infakla, vaktimiz hakiki bir kul olmakla şifa bulmaktadır bu ayda…

Ve Ramazan gerçek manasıyla bir mekteptir. Bilgi öğreten, insanı eğiten bir okul… Süresi bir ay olan, müfredatı ve içeriği vahiy, muallimi Hz. Muhammed (s.a.s) olan bu okulun öğrencileri ise ümmet-i Muhammed’dir. Bu mektebin çok önemli dersleri vardır. Bu dersleri şöyle sıralayabiliriz:

  1. Sahur:

Dinî bir terim olarak ‘’oruç tutmaya hazırlık olmak üzere fecrin doğmasından önce yenen yemeği’’ ifade eder. “Sabah olmadan önceki vakit, gecenin son üçte biri” anlamındaki seher kelimesiyle aynı kökten gelir. (İslam Ansiklopedisi)

Sahur yemeğinin meşruiyet delili Bakara 187. ayette ifade edilir. ‘’…Şafağın aydınlığı, gecenin karanlığından sizin için ayırt edilir hale gelinceye (tan yeri ağarıncaya) kadar yiyin için. Sonra da akşama kadar orucu tam tutun...’’

Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) de birçok hadisiyle müminleri sahura teşvik etmiştir. ‘’Sahur yemeği yiyiniz. Çünkü sahurda bereket vardır.’’ (Buhari, Savm, 20; Müslim, Sıyam, 46) Sahurda bereketin olması; sahura kalkan kişinin çoğu kez abdest alması, Allah’ı anması, ibadet etmesi, Kur’an okuması gibi insanın ecir ve sevap kazanmasına vesile olmasından dolayıdır.

Yine Peygamberimiz (s.a.s); ‘’Bir yudum ile de olsa onu bırakmayınız. Çünkü sahur yemeği yiyenlere Allah rahmet eder, melekler de dua ederler.’’ (Müsned, III, 12) demiştir.

‘’Bizim orucumuzla ehl-i kitabın oruçları arasındaki ayırıcı fark, sahur yemeği yemektir.’’ (Ebu Davud, Savm, 16) hadisi de sahur yemeğinin Müslüman açısından farkını ortaya koymaktadır.

Sahura kalkmak sünnettir; bu yüzden kalkılmasında kişiye sevap vardır. Ancak sahura kalkılmadan tutulan oruç da sahihtir.

Sahur yemeğinde tıka basa yemek, acıkırım düşüncesiyle mideyi tamamen doldurmak doğru olmadığı gibi; sahurda yemek yenilmezse, oruçlu için daha fazla güçlüğe katlanılacağından sevap daha fazla olur düşüncesi de doğru değildir. Biliyoruz ki sevap, dinin emrettiği şeyleri yapınca kazanılır, daha fazla güçlüğe ve meşakkate katlanmakla değil.

  1. İftar:

Oruçlu kimsenin vakti gelince usulüne uygun biçimde orucunu açması” demek olan iftar, Ramazan ayının güzelliklerinden biridir.

Oruçlunun en mutlu anlarından biridir. Çünkü gün boyu yaşadığı açlık ve susuzluğu sona ermiştir. Ayrıca Allah’a ibadet etmenin huzuru da vardır. Bu anı Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) ne güzel ifade ederler: ‘’Oruçlu kimsenin iki sevinci vardır; iftar edince sevinir ve Allah’ın huzuruna çıkıp orucunun mükâfatı verilince sevinir.’’ (Nesai, Sıyam, 42)

Oruç açılırken dua edilmesi sünnettir. Resûl-i Ekrem, oruçlunun iftar anında yapacağı duanın geri çevrilmeyeceği müjdesini verir (İbn Mâce, “Ṣıyâm”, 48).

İftar sofraları; aileyi bir araya getiren, beraberce duaların edildiği, misafirin davet edildiği, yetim ve fakirin gözetildiği ve daha birçok kazanımların olduğu bereketli vakitlerdir.

  1. Teravih Namazı:

‘’Ramazan ayına mahsus olmak üzere yatsı namazından sonra kılınan namazı’’ ifade eder. Bu namaza, dört rekâtta bir dinlenme amacıyla biraz oturulduğundan (“rahatlatmak, dinlendirmek” anlamındaki tervîha kelimesinin çoğulu olarak) ‘’teravih’’ denmiştir (İslam Ansiklopedisi).

Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’in teravih namazına teşvikleri vardır: ‘’Kim Ramazan’da inanarak ve Allah’ın rızasını dileyerek namaz kılarsa, onun geçmiş günahları bağışlanır.’’(Müslim, Müsafirin, 174)

Teravih namazı, Ramazan ayının önemli derslerinden biridir. Biz bu namaz ile öğrendik ki; insanların kabuğuna çekildiği, sessizliğin yaşandığı geceler Rabbimizle beraber olunmalı, O’nun huzurunda secdeye varılmalıdır. Namazla dinlenmeyi, Allah’a kullukla rahatlamayı öğrendik.

Teravihle öğrendik ki; bir olmak, beraber olmak, vahdet bilincine sahip olmak Müslüman olmanın anlamıymış.

  1. Kur’an-ı Kerim:

‘’O (sayılı günler), doğruyu eğriden ayırma, gidilecek yolu bulma konusunda açıklamalar ve insanlara rehber olarak Kur’an’ın indirildiği ramazan ayıdır.’’ (Bakara 2/185)

Kur’an-ı Kerim… Ramazan’ı değerli kılan, on bir ayın sultanı yapan; yeryüzünün en çok okunan kitabıdır. Hiçbir zaman eskimeyen, aksine çağlara ışık tutan; okunması sevap, dinlemesi sevap, hatta yüzüne bakması da sevap olan Yüce Allah’ın mucize kelamıdır.

Ramazan’ın en önemli dersi… Var olmamızın anlamını, sorumluluklarımızı, nasıl kulluk edeceğimizi öğreten; bize hidayet, rahmet, şifa ve öğüt olan bir ders…

‘’Artık sana vahyolunan kitaba sımsıkı sarıl; şüphesiz sen doğru yoldasın. O kitap sana ve kavmine bir hatırlatmadır; yakında sorgulanacaksınız.’’ (Zuhruf 43/43-44) ayetleri Kitab’a karşı sorumluluğumuzu bize öğretmektedir.

Hayatımızın merkezinde olmayı; O’nunla nefes almayı, O’nunla çalışmayı, O’nunla dünyamızı inşa etmeyi bize öğretmektedir. Bizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmakta, en doğru yola ulaştırmakta, güzel ahlakı göstermekte, önceki nesillerden ve peygamberlerin hayatından ibretler sunmakta, ahirete ve hesaba hazırlamakta, akletmeyi ve tefekkür etmeyi öğretmektedir.

Ramazan’daki mukabele geleneği bize, Peygamberimiz (s.a.s) ve Cebrail (a.s) ‘ın hatırasını canlı tutmayı öğretir. Onlara hayatımızda misafir etmenin heyecan ve mutluluğunu haber verir.

  1. Oruç:

Bir ders ki; Müslümana o kadar mı tesir eder, onu o kadar mı olgunlaştırır.

Farziyeti bildirilen ayette (Bakara 2/183) ‘’… Umulur ki sakınırsınız.’’ denilmiş; orucun bir şeyleri yapmaktan çok yapmamayı (günah, haram ve kötülüklerden sakınmayı) hedeflediğini görmekteyiz. Zaten dilimizde de ‘’oruç tutmak’’ şekliyle ifade edilmesi, yani ‘tutmak’ yardımcı fiiliyle kullanılması da bunu anlatır bize.

Oruçla öğrendik ki; günümüzün büyük bir bölümünü ibadetle geçirebilirmişiz. Öğrendik ki; insan isteyince kendine hâkim olabiliyor, nefsini yenebiliyormuş.

Oruçla öğrendik ki; aciziz, bizi yaratan, yaşatan, sayısız lütuf ve ikramda bulunan Rabbimize muhtacız. Öğrendik ki; nimetlerin kadrini bilmiyoruz. Onların şükrünü eda etmiyoruz. Yine oruçla aç kalmanın ve aç kalanın çaresizliğini öğrendik.

  1. İtikâf:

Ramazan ayı denilince akla gelen ibadetlerden biridir. ‘’Bir mescitte, Allah’ın rızasını kazanmak için belli adab içerisinde bir müddet kalmaktır’’ itikâf.

Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’in vefat edinceye kadar Ramazan’ın son on gününde itikâfa girdiği; vefatından sonra da zevcelerinin itikâfa girdikleri rivayetleri vardır. (Buhari, İtikâf,1; Müslim, İtikâf,5)

Sünnet-i kifaye olan itikâf; Peygamberimiz (s.a.s)’e uymayı, ona yakın olmayı öğretir bize. Dünyanın meşakkatinden bir nebze de olsa uzaklaşmayı, Allah’a ibadet ve zikirle ahirete azık hazırlanmayı öğretir.

  1. Kadir Gecesi:

Zamanı alt-üst eden bir gece… Ezberleri bozan bir gece… Yaklaşık bir insan ömrüne denk gelen bir gece… Yüce Allah’ın kelamının insanlıkla buluştuğu bir gece… Cebrail (a.s) ve meleklerin yeryüzünü selamlayıp şereflendirdiği bir gece…

Ramazan’ın müstesna anlarından birisi Kadir gecesidir. ‘’Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır.’’ (Kadr 97/3) ifadesi tam da bunu anlatır.

Geceyi değerli yapan Kur’an’ın inmesi ise; vakti Kur’an’la inşa etmeli, rıza-i ilahiye uygun olarak geçirmelidir.

  1. Fıtr Sadakası (Fitre):

Yine Ramazan’a has olan ve Efendimiz (s.a.s)’in sünnetiyle sabit olan bir ibadet, bir derstir. Ancak bayrama kavuşmuş olmanın şükrü olarak Müslüman üzerine gerekli (vacib) olan da bir ibadettir.

Sevgili Peygamberimiz (s.a.s); ‘’Haberiniz olsun ki sadaka-i fıtr, erkek veya kadın, hür veya köle, küçük veya büyük her Müslümana vaciptir.’’ (Tirmizi, Zekat, 34) buyurmuştur.

Biz fıtr sadakası ile sadece bedenle değil, malla da ibadet etmenin huzuruna erdik. Fakir ve yoksulu, yetimi, muhtacı sevindirmenin aslında bizi mutlu ettiğini öğrendik. Aynı toplumda olup da birbirimizden habersiz yaşamanın Müslüman kimliğimize ne kadar da aykırı olduğunu öğrendik.

Evet… Ramazan bir mektep, bizlerde bu mektebin talebeleriyiz. Bir ay boyunca bu mektebe devam edecek, derslerini okuyacak, gerçek bir Müslüman kimliği oluşturacağız. Bu mektebin eğitim ve öğretimi bize dünya ve ahiret saadeti kazandıracaktır.

Rabbim, Ramazan mektebini başarıyla geçirenlerden eylesin.

Hasan AYDEMİR

Ödemiş Müftülüğü Vaizi